22 Nisan 2013 Pazartesi

O Sıcaklık hiç gitmesin...


Hiç görmediği bir çocuğu hayatı pahasına doğurmayı kaç kadın göze alır, benim güzel annem bunu göze aldı ve beni doğurdu ama ben de ona beklediği sonu yaşatmadım ve beraber bugünlere geldik, gerçi çoğu insana beklediği sonları vermedim. Kimisi için mutlu son kimisi için mutsuz son yazdım ama bu yazının konusu bu değil, belki başka yazının olabilir.

Annem bana hamile olduğunu 3 ay boyunca bilmemiş, (kusma dahil hiçbir hamilelik belirtisi yokmuş çünkü) 3 ayın sonunda aşırı kanamadan hastaneye kaldırmışlar ve o gün çocuğunu yani beni düşürme tehlikesi atlattığını söylediklediklerinde aynı anda hamile olduğunu öğrenmiş ve şaşırmış haliyle. Sonra doktor açıklamış tehlikeli bir hamilelik gibi görünüyor, çocuğu yine de doğuracak mısınız? Eşime sormam gerekiyor demiş ve beraber benim doğmam gerektiğine karar vermişler. Annemin bana hamile olduğunu öğrendiği günden sonraki 3 aylık süreç çok zor geçmiş, bir yandan sürekli düşürme tehlikesi yaşıyor bir yandan doğum riskli, bir yandan da bu süreçte geçici şeker hastalığına yakalanmış. Bana geçirmemek için neler yapmış. Zorlu 3 ayı atlattıktan sonra ise doktor benim çok sağlıklı olduğumu ve büyük olasılıkla doğumun artık riskli olmadığını söylemiş. 9 ayın sonunda ise 1987 senesinin ağustos ayında dünyaya gelmişim.

Her kadın için annesi özeldir diye düşünüyorum ama benim için farklı. Hep güçlüydü, çalışmaktan hiç gocunmadı ve hiç yorulmadı, ablamla bizi okutmak için çok uğraştı. İstanbul'a gelmek istediğim zaman "sen yaz, ben hep senin yanındayım" diyen de benim canım annemdi. O günün üzerinden 6 yıldan uzun bir zaman geçti ve hep "ben doğru kararlar veririm, senin de iyi şeyler başaracağını biliyordum" der.

Hayatımdaki güzel adamla evlenmek istediğimi söylediğimde ummadığım bir tepkiyle karşılaştım ama bunu sonradan fark ettim. Annem bu hayatta neredeyse her şeyi hep tek başına yaptı benim de tek başıma yapmamı, tek başıma kalmamı istemiyordu ve o yüzden iyi düşünmemi istiyordu. "Ben sana bir şey yapamadım hep kendin yaptın, bundan sonra kolay bir hayatın olsun istiyorum" demişti, ve böyle bir cümleyi beklemiyordum, çünkü aslında her şeyi o yapmıştı bugün geldiğim noktada annemin emeği vardır ben sadece bana verilen olanakları iyi kullanmaya çalıştım. Bazen becerdim, bazen beceremedim. Kızların kaderi anneye derler, ama o ailede bir çok geleneği bozan benim bu geleneği de bozmamı istiyor, bu sefer kızların kaderi anneye benzemesin istiyor onu anladım.

Bunları yazıyorum çünkü canım annemin son zamanlarda canı sıkkın, yılların yorulmuşluğu yüzünden de olabilir diye düşünüyorum bugünlerde hasta ve yanında olamamaktan dolayı mutsuzum. "Ben buyum ve beni yaşamak zorundasın" diyen hayatı yaşamayı bazen sevemiyorum. İnsanları birbirinden ayırmasını, bedenin başka yerdeyken aklının başka yerde olması durumunu sevemiyorum. İnsanları özlemek bazen can sıkıcı olabiliyor ve maalesef bütün sevdiklerin bir arada olamıyor ve zamanında bazılarının yanlarında olamıyorsun ve daha da acı veriyor bu durum. Bu ise aslında hayatın taa kendisi... Anneler hiç hasta olmasın istiyorum. Ya da yanlarında olmalı ve elimizden geleni yapabilmeliyiz. Biz hasta olduğumuzda onlar nasıl yanıbaşımızda olabiliyorlarsa biz de olabilmeliyiz...